-
1 bakmak
vi1) beobachten (-e), betrachten (-e)bir şeye başka bir açıdan \bakmak etw aus einem anderen Blickwinkel betrachtenbirine göz ucuyla \bakmak jdn aus den Augenwinkeln beobachten2) ansehen (-e), anschauen (-e)birine anlamlı anlamlı \bakmak jdn bedeutsam anblickenbir şeye bitmiş gözüyle \bakmak etw als erledigt ansehenbirine ters/yan \bakmak ( fam) jdn schief/schräg ansehen3) sehen, schauen, blicken (-e auf) ( fam), guckenne bakıyorsun? ( fam) was guckst du?Boğaz'a/Haliç'e \bakmak auf den Bosporus/das Goldene Horn blickenpencereden dışarı \bakmak zum Fenster hinausschauen4) zusehen (-e dass)bir an önce eve gitmeye bakalım wir müssen zusehen, dass wir so schnell wie möglich nach Hause kommenerken gelmeye bak sieh zu, dass du früh kommst5) ( bilgi için) nachsehen (-e in), nachschauen (-e in)sözlüğe \bakmak im Wörterbuch nachschlagenbak bakalım, ... sieh mal nach, ob...her tarafa baktım ich habe überall nachgesehen6) Gesicht machenalık alık/aptal aptal \bakmak ein dämliches/dummes Gesicht machen7) ( beklemek) erwarten (-e)bir şeye dört gözle bakmak etw sehnsüchtig erwarten8) ( göz kulak olmak) aufpassen (-e auf)9) ( iaşe etmek) verpflegen (-e) -
2 смотреть
несов.; сов. - посмотре́ть1) bakmakсмотре́ть в окно́ — pencereden bakmak
смотре́ть в бино́кль — dürbünle bakmak
он удивлённо посмотре́л на меня́ — yüzüme hayretle baktı
2) тк. несов., в соч. bakmakо́кна смо́трят во двор — pencereler avluya bakar
3) görmek, seyretmek, izlemekсмотре́ть но́вый фильм — yeni filmi seyretmek
матч смотре́ли ты́сячи — maçı binlerce kişi izledi / seyretti
мы идём смотре́ть Кремль — Kremlin Sarayını gezmeye gidiyoruz
посмотре́л бы ты на эту дере́вню сейча́с! (об изменении в лучшую или худшую сторону) — bu köyü şimdi görme!
4) muayene etmek; bakmakсмотре́ть больно́го — hastayı muayene etmek
посмотри́ и ты э́ти счета́ — bu faturalara sen de bak
мо́жет, посмо́трим и ста́рые пи́сьма? — eski mektupları da gözden geçirsek?
5) bakmak, gözetmekсмотре́ть за са́дом — bahçeye bakmak
смотре́ть за ребёнком — çocuğa bakmak, çocuğu gözetmek
6) разг. ( брать пример) örnek almakты смотри́ на ста́рших — (yaşça) büyüklerden örnek al
7) перен. görmek; karşılamakкак вы смо́трите на э́то собы́тие? — bu olayı nasıl görüyorsunuz?
как посмо́трит на э́то дире́ктор? — müdür bunu nasıl karşılar? müdür buna ne gözle bakar?
что ж, так и бу́дем смотре́ть на э́ти беззако́ния?! — bu yolsuzluklara seyirci mi kalacağız?!
8) перен. gözü ile bakmak; sanmakон смотре́л на Вас как на отца́ — Size baba gözü ile bakıyordu
на него́ смотре́ли, как на пья́ного — onu sarhoş sanıyorlardı
••смотри́, никому́ не говори́! — sakın kimseye söyleme!
смотри́, что выде́лывает! — bak bak, neler kıvırıyor!
смо́тришь, а он уже́ здесь (пришёл) — bir de bakmışsın, gelivermiş
смотря́ кто — adamına göre
смотря́ по пого́де — havasına göre
а ты куда́ смотре́л?! — senin gözün neredeydi?!
вы смотри́те за свое́й соба́кой! — köpeğinize sahip olun!
смотрю́, и он молчи́т... — baktım ki o da ağzını açmıyor...
смотре́ть за собо́й — kendine (iyi) bakmak
посмо́трим, разбира́ется ли он в те́хнике — teknikten anlayıp anlamadığını görelim
-
3 arada bir
ab und zu, hin und wieder\arada bir kalkıp pencereden bakmak hin und wieder aufstehen und aus dem Fenster schauen -
4 durch
durch [dʊrç]I präp1) ( örtlich) -den;\durch eine Straße gehen bir sokaktan geçmek;\durch das Fenster schauen pencereden bakmak2) ( mittels) ile;\durch Zufall kazara, tesadüfen3) ( infolge von) -den (dolayı), yüzünden;\durch das viele Rauchen çok sigara içmekten;\durch den Unfall wurde der gesamte Verkehr lahmgelegt kazadan dolayı bütün trafik felce uğradı4) ( zeitlich) boyunca;die ganze Nacht \durch bütün gece boyunca\durch drei teilen üçe bölmek6) ( Agens) ile, -yle;das Fahrzeug wird \durch Motoren getrieben taşıt motor gücüyle hareket ederes ist schon drei Uhr \durch saat üçü geçti bile;der Zug ist gerade \durch tren şu anda geçti;das Fleisch ist \durch et pişmiş;ich hab das Buch \durch kitabı bitirdim;die Sohle ist \durch (ayakkabının) tabanı delindi;\durch und \durch tamamen, her bakımdan, sapına kadar; ( bis ins Innerste) iliğine kadar, iliklerine kadar;ich bin \durch und \durch nass iliğime kadar ıslandım -
5 fenêtre
n fouverture pencere [pen'ʤeɾe] -
6 следить
I1) врз izlemek, takip etmek; gözlemek, gözetlemekследи́ть за игро́й — oyunu izlemek
следи́ть за собы́тиями по газе́там — olayları gazetelerden izlemek
за ним следи́ла поли́ция — onu polis izliyordu
она́ следи́ла за на́ми из окна́ — bizi pencereden gözlüyordu
2) (присматривать, заботиться) bakmak; gözlemek; nezaret etmekследи́ть за са́дом — bahçeye bakmak
следи́ть за детьми́ — çocuklara bakmak
следи́ть за рабо́той — çalışmaya nezaret etmek
следи́ть за свое́й вне́шностью — üstüne başına dikkat etmek
следи́ть за свои́м здоро́вьем — sıhhatine iyi bakmak
II несов.; сов. - наследи́ть, разг.ты следи́ за свое́й соба́кой! — köpeğine sahip ol!
( оставлять грязные следы) kirli izler bırakmak, basa basa kirletmek -
7 выглядывать
(dışarı) bakmak; görünmek* * *несов.; сов. - вы́глянуть1) bakmakвы́глянуть из окна́ — pencereden başını uzatıp bakmak
2) (показываться, появляться) görünmekиз-за туч вы́глянуло со́лнце — güneş açtı
-
8 alık alık
( pej) dämlich, blöd\alık alık bakmak dämlich [o blöd] gucken, ein dämliches [o blödes] Gesicht machen\alık alık pencereden/televizyona bakmak einfältig aus dem Fenster/in den Fernseher starren -
9 в
1) (где, в чем)...da; içindeв стране́ — ülkede
в столе́ — masa içinde
учи́ться в шко́ле — okulda okumak
он спря́тался в куста́х — çalılar arasına gizlendi
в э́том зале потоло́к вы́ше — bu salonun tavanı daha yüksek
вот в э́том суть вопроса — işte sorunun özü bu
бо́ли в поясни́це — bel ağrıları
боль в желу́дке — mide ağrısı
2) (куда, во что)...a; içineпое́хать в Москву́ — Moskova'ya gitmek
положи́ть в стол — masa(nın) içine koymak
визи́т президе́нта во Фра́нцию — cumhurbaşkanının Fransa'yı ziyareti
нали́ть воды́ в стака́н — bardağa su doldurmak
возьми́те ру́чку в пра́вую ру́ку — kalemi sağ eliniz içine alın
он толкну́л меня́ в плечо́ — omuzumu dürttü
тот толкну́л его́ в грудь — öteki onu göğsünden itti
капиталовложе́ния в промы́шленность — sanayi yatırımları
4) (через, сквозь)...danя ви́дел в зе́ркало, как он вошёл — girişini aynadan gördüm
смотре́ть в замо́чную сква́жину — anahtar deliğinden bakmak
я уви́дел тебя́ в окно́ — seni pencereden gördüm
5) ( когда)...daв октябре́ — Ekimde
в сороковы́х года́х — kırk yıllarında
в про́шлом году́ — geçen yıl
в бу́дущем году́ — gelecek yıl
в тот ве́чер — o akşam
в пя́тницу — cuma günü
в три часа́ — saat üçte
во внерабо́чее вре́мя — çalışma saatleri dışında
в три дня не сде́лаешь — üç günde yapamazsın
раз в ме́сяц — ayda bir
два ра́за в ме́сяц — ayda iki kez
сто ме́тров в секу́нду — saniyede yüz metre
6) ( при указании на наличие признака чего-либо)...li,...lıkбума́га в кле́тку — kareli kağıt
широ́кий в плеча́х — (geniş) omuzlu
рука́, со́гнутая в ло́кте — dirsekten bükük / bükülü kol
он был в нару́чниках — elleri kelepçeliydi
в жи́дком состоя́нии — sıvı halinde
преиму́щество в четы́ре очка́ — dört sayılık avantaj
челове́к в чёрном — karalı adam
чемпио́н ми́ра в тяжёлом ве́се — ağır sıklet dünya şampiyonu
де́ти в во́зрасте 10-12 лет — 10-12 yaşlarındaki çocuklar
7) (при указании веса, размера и т. п.)...lıkве́сом в то́нну — bir tonluk
цено́ю в два рубля́ — iki rublelik
давле́ние в пять атмосфе́р — beş atmosferlik basınç
бриллиа́нт в десять кара́т — on kıratlık pırlanta
под угло́м в 30 гра́дусов — 30 derecelik bir açı altında
ле́стница в де́сять ступе́ней — on basamaklı merdiven
8) (при исчислении в мерах веса и т. п.) olarakв то́ннах — ton olarak
в рубля́х — ruble olarak
9) (при указании расстояния от чего-л.) mesafede, ötedeв киломе́тре от дере́вни — köyden bir kilometre uzaklıkta / mesafede, köyün bir kilometre ötesinde
в трёх ми́лях от бе́рега — kıyıya üç mil uzaklıkta
в пяти́ киломе́трах южне́е го́рода — şehrin beş kilometre güneyinde
в десяти́ ме́трах леве́е чего-л. — on metre solunda
10) (покрытый, запачканный чем-л.)...lıска́терть в пя́тнах — lekeli masa örtüsü
лицо́ его бы́ло в мы́ле — yüzü sabunluydu
у неё ру́ки бы́ли в те́сте — elleri hamuruydu
11) ( при образовании наречных сочетаний) için, ile,...daон вы́ступит в тяжёлом ве́се (о борце) — ağır sıklette / ağırda güreşecek
он да́же в очка́х пло́хо ви́дит — gözlükle bile iyi görmüyor
испо́льзовать что-л. в ли́чных интере́сах — (bir şeyi) kişisel çıkar için kullanmak
••в двух, трёх,... не́скольких, мно́гих места́х (с гл. взорва́ть, разорва́ть, ра́нить и т. п.) — iki, üç,... birkaç, birçok yerinden
опубликова́ть рома́н в двух тома́х — romanı iki cilt halinde yayımlamak
-
10 dışarı
I s1) \dışarıda kar/yağmur yağıyor draußen schneit/regnet es\dışarıdan von draußen\dışarıda yemek yemek auswärts essen\dışarıdan gelmek von auswärts kommenII adv (\dışarıya) hinaus, nach draußen\dışarı atmak hinauswerfen (-e/-den zu/aus); ( yanmış gazı) ausstoßen\dışarı çıkmak hinausgehen\dışarı fırlamak herausspringen, hinausspringen\dışarı koşmak hinauslaufençık \dışarı! hinaus mit dir!ısıyı \dışarı iletmek die Wärme abstrahlenkapıdan \dışarı zur Tür hinauspencereden \dışarı bakmak zum Fenster hinausschauen -
11 pencere
-
12 Fenster
Fenster <-s, -> ['fɛnstɐ] ntzum \Fenster hinausschauen pencereden dışarı bakmak;weg vom \Fenster sein ( fig) pabucu dama atılmak2) ( eines Briefumschlags) pencere
См. также в других словарях:
gözetlemek — i 1) Birine veya bir şeye gizlice bakmak ... yarı kanadı açık pencereden odanın içini gözetlediler. P. Safa 2) Birinin yaptıklarını belli etmeden izlemek Bitişik yalının taze gelini sabah işlerini görürken yan pencereden gözetlemek esaslı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüksek — sf., ği 1) Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan ... mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı. Ö. Seyfettin 2) Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan İri kanatları ile bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor. H. Taner 3) Güçlü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük